28 Mart 2012 Çarşamba

Hayatımız Dizi(ydi)-Vol.1

O akşam dizi izlediğimiz nadir akşamlardan biriydi. Lale Devri'ne bakıyorduk. Sonra ekrana Kaan Girgin geldi. Konu açıldı açıldııı... Çook küçükken izlediğim bir diziye geldi. Bir heves anlatıyorum: 'Ben küçüktüm, bu adam bi dizide oynuyodu. İkiz kızlar vardı biri fakir bir aileye veriliyordu diğeri de zengin bir aileye..
Annenin adı Şule'ydi babaları da bu adamdı.' diye. Sonradan araştırdım fazla bir bilgiye ulaşamasam da dizinin adının Ayrı Dünyalar olduğunu öğrendim. Meğer dizi 98'de oynamış. 6 yaşında izlediğim diziyi nasıl hatırladım orayı daha çözemedim ama dizinin bende iyi bir etki yaratmadığı kesin; çünkü fragmanını izlerken şimdi bile içim kötü oluyor.


Sonra izlediğimiz diğer diziler hakkında konuşmaya başladık. Ve bütün o hatırladığımız diz
ilerden bir yazı çıkabileceğini farkettim. Meselaa Ruhsar vardı. Ruhsar (Hande Ataizi) o zaman estetikten bi haber bi kızdı. Cem Davran da henüz
saçta beyaz nedir öğrenmemişti. Artık çocuk beynimizle ne kadar etkilendiysek Ruhsarcılık falan oynardık. Böyle annemin giysilerini yürütür onlarla görünmez falan olurduk. Ne salaktık ya biz.. Neyseki Bez Bebek çocukları değiliz o da ayrı gerçi.
Ha bide bu diziyi 5 yıl önce Hayal ve Gerçek diye bir diziyle tekrar etmişlerdi. Senaryoyu hiç değiştirme gereği duymamışlardı bile. Nasıl sinirlenmiştim yaa milleti salak yerine koyduklarını düşünmüştüm.

Bir de Çılgın Bediş vardı. Yonca Evcimik o çatallı kalın sesiyle güldüğü zaman korkardım yaa bunu hatırlıyorum. Bir de Oktay vardı tabii.. Şimdilerin cool dedikleri türdendi. Bediş'e yüz vermezdi. Ay bayılırdım o çocuğa yaaa! Bediş garibim de durmadan hayal kurardı. Bazen acaba bu kadar hayalperest olmamın bu dizilerle ilgisi olabilir mi diyorum.. Çocukluğuma inmek gerek sanki..
Hayalperest dedim de bir de Sıdıka vardı. Ne zamanın dizisi bilmem o da bol bol hayal kurardı. Hasibe Eren'in ilk dizisidir sanırım. Yazık Sıdıka durmadan babasından annesinden azar yerdi falan. Komikti yaaa çok konuşurlardı. Kahvaltıda bunların kapısı çalardı mutlaka. Yumurta tokuşturup kapıyı açacak olanı belirlerlerdi :) Bir de çok net hatırlıyorum bir bölüm bu Sıdıka'nın sanal bebeği vardı. Öldü diye ağlıyodu yazık :)

Farkettim de o zamanlar oyunculuklar, müzikler falan ne kadar acemiymiş. Konuşmalar gecikiyormuş, anlamsız duraklamalar varmış falan. Ama o zamanlar sanki daha samimi bir hava varmış. Belki küçüktüm diye de öyle geliyor olabilir ama şimdi bir diziye 3 bölüm bakıp 5 bölüm izlemiyorum. Bakıyorum yine bir fark yok kaldığın yerden devam et hiç bir şey kaçırmıyorsun, aynı olaylar başa sar devam ediyor. O zamanlardaysa hiç kaçırmadan izlerdik dizileri. Çılgın Bediş'i psikopatça izlerdim mesela. Rüyamda falan görürdüm onları :) Bu sefer böyle hayalperestlik yaratan dizilerden gittik. Aklıma geldikçe nostaljik nostaljik devam etcem bakalım neler çıkacak...

2 yorum:

  1. Hepsini de bayıla bayıla izlerdim ve sanırım aynı yaştayız. Nasıl da hatırlıyoruz ama. Şimdiki diziler gibi değildiler 10 yıl geçsede hatırlıcağımı düşünüyorum. Nostalji oldu benim için :D

    YanıtlaSil
  2. Dimi yaa kesinlikle şimdikilerden farklılar.. Nostalji yapmak ii oluo bazen :)

    YanıtlaSil