25 Nisan 2012 Çarşamba

Nurtopu Gibi Bir Notebook'unuz Oldu!

Bir Çeşit Ben geldiğinden beri bir çeşit divane olmuş, gezip durmuştu. Yok arkadaş sen kalkıp 'Onu da göriyim hatırı kalmasın' diyince doyumsuz insanoğlu 'Bak gitmeden görüşelim, şu gün de şunu yapalım' diyordu.
Antakya'da da evde de 4 ayda çok şey değişmişti. Baharla birlikte Antakya'da her yer yeşillenmişti. Bir de belediye, şehri diğer tarafa kaydırıyordu. Evde ise her gelişinde olduğu gibi yeni bir şeyler alınmıştı. Bir Çeşit Ben de bir çeşit ergene bağlamış 'Ben yokken bişiler alıp duruyosunuz kendimi iyice yabancı hissediyorum yeaaa!' diye isyan etmişti.




Her gelişinde kendi de bir şeyler alıyordu. Antakya bildiği yerdi, nerden ne bulunur biliyordu. Yine de kredi kartını yeni aldığından Bir Çeşit Açgözlü olmuştu. Ne görse çizgi filmlerdeki aç canavarlar gibi almak geliyordu içinden. Elindekini kredi kartını 3.denemede alabilmişti. Galiba bankaların Bir Çeşit Ben'e kredi vermemelerinde bile evrendeki bir sır gizliydi :D Bir Çeşit Ben 'Herşeyi denemek lazım şu hayatta' diye diye borç batağını da deneyecekti bu gidişle.




Geçen yazdan beri evde iki dava vardı konuşulan: Laptop ve Ehliyet. Bir Çeşit Ben, çocuklar duymasındaki havuç'un cep telefonu istediği ısrarda bu ikisi için annesine baskı yapıp duruyordu. Bu kez de ritüeli bozmayıp görevini yerine getirmişti:
'Anne yeaa şu laptop işini yaz tatiline bırakmasak da alsak mı diyorum hıııı?'diye yüzünde en sinsi, en yılan gülümsemesiyle sormuştu.

Annesi bu sinsi gülüşten tırsmış olacak ki anında uygun bir hayırı yapıştırmıştı Bir Çeşit Ben'in suratına: 'Kızım yazın alacağız işte acele etme kaç ay kaldı şurda.'

Bir Çeşit Ben'in beklediği cevap da buydu zaten. Ama sonrasında gelişen diyalog bu hayır'ın değerini anlamasını sağlamıştı.

-'Aslında o gün gazetede *** markasında yarı fiyatına düşmüş diyordu bir gidin babanla bakalım karta çektirirsiniz'

Bir Çeşit Ben boş bir suratla bakmış, cevap verme gereği duymamıştı.
Sonraki gün annesi yine durmamış, konuyu aile reisi sıfatlı koca adamla konuşmuştu. Bir Çeşit Ben, bir çeşit sinirle 'Hayır niye durmuyor ki bu kadın alaaa alaaa' diye düşünmüş, yine ses çıkarmamıştı.

Babası bir sonraki gün 'Hadi kızım'diye onu AVM'ye götürmüştü. Bir elinden tutmadığı eksikti.

Yaka kartında Bünyamin yazan satış elemanının 2 saatlik reklamını dinledikten ve 'O mu şu mu' diye karar verme olayını gerçekleştirebildikten sonra Bir Çeşit Ben bir notebook sahibi olmuştu. Ama onu benimseyememişti. O, içindeki ailenin beklenmeyen çocuğuydu. İstemiyorum diyerek o minik notebookun hayatına da kıyamamıştı.

Tüm suç annesinindi Okan Bayülgen boşa mı seslendirmişti o reklamı;

Arabayı hayal edersin
Ailene dil dökersin
Zar zor ikna edersin
İlgi çekersin
Hevesin kaçar!

Bir Çeşit Ben bu reklamın daha "zar zor ikna edersin" kısmında takılmıştı ve direk "hevesin kaçar" kısmında bulmuştu kendini.

2 yorum: