12 Mart 2013 Salı

Evet Bisiklet Kiraladık Ama Sor Bakalım Ne Haldeyiz

En basit grip hastalığında bile sinir küpüne dönebilen çeşit insan Bir Çeşit Ben'in hayatındayız.

Bir Çeşit Ben o gün Geveze tarafından bisiklet turuna davet edilmişti. Ancak havasına ve kızına güven olmayan güzel şehir İzmir için bir gün sonrasına bile plan yapmak imkansızdı. Bir Çeşit Ben havanın güneşli olması için tüm totemlerini yaptı, "Allah'ım yarın güneşli olsa senin için bir fark etmez yap bi güzellik" şeklindeki saçma düşüncelerini sıraladı.

Sabah Bir Çeşit Ben'i Geveze panik halinde uyandırdı. Bir Çeşit Ben ne kadar gitmek istiyor olsa da sabahın bir köründe, millet sıcacık yataklarındayken gitmeye çok üşenmişti. Sonra Geveze'nin arkadaşı Sudan Korkan Kaptan'ı aradılar. Sudan Korkan Kaptan ve Mühendis, Geveze'nin geçen seneden yurt arkadaşlarıydı ve Geveze onlara çok düşkündü. Bir Çeşit Ben, Sudan Korkan Kaptan'la ilk tanıştığında nedense ona soğuk gelmişti.Ve Sudan Korkan Kaptan'ın kendisini sevmediğini düşünmüştü. Ancak sonradan ona alışmış ve yanlış düşündüğünü farketmişti. Mühendis ise Sudan Korkan Kaptan'a göre daha sessizdi. Ancak beklenmeyen zamanlarda yaptığı esprilerle herkesi güldürmeyi başarıyordu.

Sudan Korkan Kaptan da aynı Bir Çeşit Ben gibi gitmeye üşenmişti ve yaptığı araştırmalarla gün içinde havanın sağanak yağışlı olacağını savunuyordu.

Bütün endişelere rağmen Bir Çeşit Ben, Geveze, Sudan Korkan Kaptan ve onun sevgilisi Marul'la buluşmak üzere alelacele yola çıktılar. Bir Çeşit Ben'in ağırkanlı ve uyuşuk hallerine karşılık Geveze tezcanlıydı. Bir iş yapılacağı zaman Bir Çeşit Ben'i "Hadi kalk kalk" diyerek harekete geçiriyordu. Bir Çeşit Ben'e bu durum oldukça büyük bir fırsat gibi geliyordu.

"Hava yağacak, yağmayacak" iddialaşmalarıyla bisikletlerini aldılar. Oldukça eski olan bisikletleriyle yola çıktılar. Ancak hevesleri çabuk kurudu. Sakin sakin başlayan yolculukları arka taraflarında oluşan ağrılarla yorucu hale gelmeye başlamıştı. Yolda gören insanlar "Ayy ne güzel tam bisiklet havası aslında" ya da "Bakar mısınız bisikletleri kiraladınız mı" diye tepkiler verdikçe Bir Çeşit Ben'in kafasında "Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor" diye şarkılar çalıyordu.

Bir ara bisiklet olayına ara verip bir kafeye geçtiler. Mühendis, Marul, Sudan Korkan Kaptan üçlüsü  İnciraltında'ki ünlü denizaltı müzesini gezmeye geçtiler. Geveze ve Bir Çeşit Ben de daha önce gezdiklerinden kendilerini kıyasıya bir tavlaya vermeyi tercih ettiler. Tavla bittiğinde ise  her şey yine saçma bi hal almıştı. Geveze bir an içindeki Ego'yu dışarı çıkarıp saçma tepkiler verdi. Durum karşısında şaşalayan Bir Çeşit Ben öfkeden napacağını bilemedi. Ne olduğunu bile anlamamıştı. Sadece orda bulunmak istemiyordu. Bir Çeşit Ben'in huyu buydu. Öfkelendiğinde ya o ortamdan hızlıca uzaklaşırdı ya da öfkeden gözleri yaşarana kadar içindekileri dökerek konuşurdu. Geveze'yle gerginleşince de oradan ışınlanabilmeyi can-ı gönülden istemişti. 

Sonradan Geveze'nin arasıra böyle garip şeyler söylediğini düşünüp kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Hem insanlara da ayıptı. Onların ne suçu vardı da ortamı gerginleştirecekti ki.. Böylece Geveze'yi bir kez daha affediverdi. Zaten bisiklet sürerken her geride kalışında Bir Çeşit Ben'i bekliyordu, iyi olup olmadığını soruyordu. O kadar kusur kadı kızında da olurdu falan filan...

Bisiklet turları bittiğinde hepsi çok rahatlamışlardı. Oturan yerleri inanılmaz derecede ağrıyordu ve çok yorgunlardı. Ancak Bir Çeşit Ben bu kadar eğlendiği bu insanlar arasında gerçekten güzel bir gün geçirdiğini düşündü. Onların birbirini ezmeye bile çalışmayan, saf hallerini çok beğenmişti. Ama dahası Geveze'nin Bir Çeşit Ben'i arkadaşlarıyla planlarına dahil etmesi Bir Çeşit Ben'e bir first lady mutluluğu vermişti...

Sonraki gün ise "Rüzgar aldım sallanıyoruuuum" modlarında ağır bir gribe merhaba dedi. Yine gribi reddeddi. Yine yataklara düştü. Yine Evdaşları ona zorla haplar verdi. Yorgun ama huzurluydu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder